NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
جَرِيرٌ عَنْ
الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ خَيْرَ
الصَّدَقَةِ
مَا تَرَكَ غِنًى
أَوْ
تُصُدِّقَ
بِهِ عَنْ
ظَهْرِ غِنًى
وَابْدَأْ
بِمَنْ
تَعُولُ
Ebû Hureyre'den;
demiştir ki: Resûlullah (s.a.v.):
"Sadakanın en
hayırlısı, geride zenginlik bırakan -veya bol maldan verilen- sadakadır.
Tasadduka, bakmakla yükümlü olduğun kimselerden başla." diye buyurmuştur.
İzah:
Buhârî, zekât, nafakât;
Müslim, zekât; Nesâî, zekât; Dârimî, zekât
Kişinin malının bir
kısmım sadaka olarak verip de ihtiyacına yetecek kadarını bırakması, 1673 no'lu
hadiste de açıklandığı üzere tüm malını verip başkalarına el açıp yük
olmasından daha iyidir.
Bu hadisin râvilerinden
birisi, "geride zenginlik bırakan" sözü ile "bol maldan verilen
sadaka" sözünden, hangisini duyduğu hususunda şüphe etmiştir.
"Bakmakla yükümlü
olduğun kimselerden başla" sözünden maksat, kişinin, önce üzerine nafakası
vâcib olanların ihtiyaçlarını karşılayıp onları başkalarına muhtaç etmemesi ve
ondan sonra başkalarına tasaddukta bulunmasını sağlamaktır.